Histeroskopi

Rahim Duvarı Kalınlaşması

Rahim Duvarı Kalınlaşması

Tıptaki adıyla Endometrial hiperplazi rahim iç duvarının kalınlaşmasını ifade eder ve bu isin “endometrium” dan gelir; endometrium rahmin iç astarına verilen isimdir. Rahim duvarı kalınlaşması basitçe endometriumun rahim iç duvarını üst üste döşeyerek kalınlaştırması olarak ifade edilebilir. Rahim iç duvarının kalınlaşması hücre yapısına göre alt türlere sahip olup kanser riski meydana getirmektedir. Bu yazıda konuyla ilgili aklınıza gelebilecek tüm Endometrial hiperplazi nedir, sebepleri, teşhis ve tedavisi, kimlerin risk altında oluğu gibi soruların cevabını yazının devamında bulabilirsiniz.

Endometrial Hiperplazi Nedir?

Bu durum rahim iç duvarındaki hücre ve salgı bezlerinin gerekenden fazla büyüyerek rahim duvarını kalınlaştıran bir hastalıktır. Tedavi edilmesi gereken sürede iyileştirilmediyse kansere dönüşebilmektedir. Bu kalınlaşma temelde kadın vücudunda olması gereken seviyenin üstünde östrojen bulunmasıdır.

Östrojen kadınlık hormonu olarak bilinir ve progesteron bu hormon üzerinde baskılama davranışı göstermektedir. Bu durumda rahim duvarı kalınlaşması rahimde progesteron ile değil östrojenle sağlanmış olup kanamaya sebebiyet verir. Rahim duvarının kalınlaşmasını tetikleyici bazı hastalıklar vardır; obezite, karaciğer hastalığı ya da kadınlık hormonu salgılayan bir tümör vb.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Neden Gerçekleşir?

Endometrial hiperplazinin birincil sebebi yumurtlama olmamasıdır; bu durum anovulasyon olarak bilinmektedir. Yumurtlama olmamasının da birincil sebebi polikistik over sendromudur. Bu zincirleme etkenler dışındaki diğer faktörler şöyle sırlanabilir:

  • Progesteronla desteklenmiş ilaçlar yerine yalnızca östrojen içeren ilaçların tedavi amaçlı kullanılması
  • Östrojen salgılayan tümörler, şişmanlık, karaciğer rahatsızlıkları gibi kandaki östrojen miktarını artıran sebepler
  • Çok ileri yaşlarda menopoza girmek, hiç doğum yapmamış olmak.

Belirtiler Nelerdir?

  • Adet kanamasının gecikmesi: Östrojen hormonu progesteron hormonu ile dengelenmediğinde rahim kalınlaşması ve buna bağlı adet gecikmesi görülü
  • Adet kanamasının normalden uzun sürmesi

Belirtmek gerekir ki; bazı vakalarda hasta hiçbir belirtiyle karşılaşmamış ve endometrial hiperplazi tamamen tesadüfen, başka bir nedenle yapılan biyopsi ya da operasyon sırasında fark edilmiş de olabilir.

Teşhis Süreci Nasıl İlerler?

Endometrial hiperplazi teşhisi için kullanılabilecek yöntemler; biyopsi, ultrasonografi, dilatasyon ve küretaj ve histeroskopi olarak belirtilebilir.

Biyopsi; rahimden sürüntü ya fa parça şeklinde hücre alınarak bu hücrelerin patolojik incelemeye gönderilmesidir.

Ultrasonografi ise; Endometrial hiperplazinin varlığının uterus kalınlığının milimetrik ölçüsü alınarak teşhis edildiği yöntemdir.

Dilatasyon ve küretajın tanımı rahim ağzının genişletilip rahim duvarından örnek alınması ve akabinde patolojik incelemeye tabi tutulması olarak yapılabilir.

Histeroskopi; şüpheli bölgelerden örnek alınması için ışıklı bir aletten faydalanıldığı ve alınan hücrelerinde mikroskop yardımıyla incelenmesi olarak açıklanabilir. İnceleme sonucu elde edilen bilgiler raporlanır ve böylece rahim duvarı kalınlaşması teşhisi yapılabilir.

Rahim Duvarı Kalınlaşması Tedavisi Nasıl Yapılır?

Endometrial hiperplazi tedavisi hastanın doğurganlık durumuna bağlı olarak değişmektedir. Eğer vaka menopoz döneminde ya da menopoza yakın olan bir kadın ise öncelikle rahim duvarı kalınlaşmasından başka bir hastalığın olup olmadığı kontrol edilir. Başka bir hastalığın var olduğu durumlarda ya da hastanın durumunun takip edilemeyeceği düşünüldüğünde tedavi olarak rahmin alınması seçenek olabilmektedir. Henüz doğurganlık dönemi bitmemiş olan kadınlara Endometrial hiperplazi tanısı konulduğunda ise rahmin alınması dışındaki seçenekler öncelikli olarak değerlendirilir. Tanının kesinleştirilmesi için hastaya küretaj uygulanır. Teşhisin doğrulanmasını takiben ilaç tedavisine başlanır. Yaklaşık 6 ay sürecek olan ilaç tedavisinin etkisini anlayabilmek için biyopsi yapılarak hastanın durumundaki değişiklik takip edilir. Bir tedavi yöntemi olan progesteron hormonu verilmesi sonucunda hastanın hücresel durumu takip edilir. Vakaların %90’lık kısmından çok daha fazlası bu yöntemle eski sağlıklı günlerine kavuşabilmektedir. Yukarıda bahsedilen tedavi seçenekleri atipisiz hiperplaziler için geçerlidir.

Atipili hiperplazi vakalarında da tedavi yöntemi doğurganlık durumuna bağlı olarak belirlenir. Eğer doğurganlık devam ediyorsa ve hasta çocuk istiyorsa tedavi yöntemi büyük bir dikkat ve hassasiyet ile seçilmelidir. Vakit kaybetmeden hormon tedavisine başlanıp, yüksek dozda hormon verildikten sonra hastanın gelişimi 3 ayda bir izlenmelidir. Bu vakaların aksine eğer hasta menopoz döneminde ise hemen cerrahi müdahale hazırlıklarına başlanmalı e rahim alınmalıdır.

Kimler Risk Altındadır ve Korunmak İçin Neler Yapılabilir?

Aylık adet döneminde gecikmeler yaşayan kişiler, polistik over hastaları, obeziteler, progesteron ile karşılanmamış uzun dönem östrojen kullanmış kadınlar, şeker hastaları ve menopoz öncesi dönemdeki kadınlar risk altındaki gruplardır.

Rahim duvarı kalınlaşması her zaman korkulacak bir durum değildir; bazı durumlarda tedaviye bile gerek kalmadan kendiliğinden iyileşmeler görülür. Ancak hasta rahim kalınlaşması teşhisi koyulduysa doktor takibini aksatmamalı, kontrollerine düzenli gitmelidir ki hiperplazi hücreleri atipik hücreler dönüşmesin. Bu durumdan korunmak için;

  • Kilo vermek
  • Menopoz döneminde östrojen ilaçlarına ek olarak progesteron alımına da özen gösterilmesi
  • Adet düzensizliği rahim duvarı kalınlaşmasının belirtilerinden biri olduğu için progesteron tedavisinde geç kalınmaması gereklidir.

Bir yanıt yazın

Başa dön tuşu